Heyecandan gece uyuyamamıştım. Sonunda liseden mezun oluyordum. Üniversite sınavına girmiş, yıllardır hayalini kurduğum Edebiyat Fakültesine yetecek puanı almıştım. Üç kardeşin en küçüğü ve evin tek kızıydım. Tek olmama bakmayın; pek şımartıldığımı söyleyemem. Babam oturduğumuz kasabada küçük bir esnaf, annem ise dışarıya dantel çeyizler işleyen, içine kapanık tipik Anadolu kadınıydı. Büyük abim altı, küçüğü ise iki yaş büyüktü benden. Onlar da halen kasabamızın bağlı bulunduğu şehirde üniversite öğrencileriydi. Devamı…
Yüz Görümlüğü
O sabah, elime tutuşturulan bilgilendirme notundan, röportaj yapacağım doktorun sahibi olduğu Ersümer Göz Hastanesini bulmam pek de zor olmamıştı. Randevu saatine on dakika kala hastanenin girişindeki döner kapıdaydım. Büyük bir otel lobisini andıran hastanenin danışmasındaki görevliye eğilerek, biraz nefes nefese kalmış bir ses tonu ile;
“Saat 10.00’da Doktor Mehmet Ersümer ile röportaj randevumuz vardı.” dediğimde “Mehmet Bey, sizi altıncı kattaki bürosunda bekliyorlar efendim.” cevabını almıştım. Devamı…